30.5.11

Evolüsyon - Son Bölüm


Eve gidip ufak bir çanta hazırladım. Taşıyabileceğim değerli şeyleri de alıp çıktım. Vakit geçtikçe yediğim dayağın etkileri daha da artmaya başladı. Oturamıyordum bile. Aklımdan hastaneye gitmek geçti ama uçağı kaçıracaktım. Birkaç tane ağrı kesici içip acının dinmesini beklemek en mantıklısı olacak.
Taksinin camından dışarı bakıp acımın dinmesini beklerken, genel müdür yardımcısını gördüm. Elleri cebinde, spor kıyafetler içerisinde, ıslık çalarak yürüyordu. Yanında durup taksiye çağırdım. Sırıtarak bindi.
-Vaaay kardeşim ne haber yahu. Nasılsın? Odaya girdiğimde sağlam sopa yiyordun. Valla genel müdürün elinden kurtarmasaydım seni, şu anda acil serviste hayat mücadelesi veriyor olurdun.
Şaşırmıştım. Neden bana yardım ediyordu. Neden şu anda şirkette değildi ve neden spor kıyafetler içerisindeydi. Sordum ve anlatmaya başladı.
-Beni götürdüğün masaj salonunu hatırlıyorsun. Senden sonra tek başıma gittiğimi de hatırlıyorsun. Tabi sen benim oraya masaj yaptırmaya gittiğimi sanıyordun. Tamam, her gittiğimde masaj yaptırıyordum ama asıl amacım o değildi. Aslında beni oraya götürüp oradaki insanlarla; özellikle orayı işleten bayanla tanıştırdığın için sana teşekkür etmem lazım. İşletmeci hanımefendiyi görür görmez âşık oldum ve kendisine bunu ilettim. Duygularım karşılıksız değildi, ama eşimden boşanmam gerekiyordu. Ben de tereddüt bile etmeden tek celsede boşandım. Zaten bıkmıştım o kadından. Şu anda aşkımla beraber yaşıyoruz. Masaj salonuna da ortak oldum. Hatta şehrin elit muhitlerinde 2 tane daha salon açtık. Bir süre sonra fark ettim ki kazandığım para genel müdür yardımcısı olarak kazandığım paranın dört hatta beş misli daha fazlaydı ve o salak şirkette çalışmamın hiçbir anlamı yoktu. Nasıl olsa benim yerime işlerimi yapacak irisini de bulmuştum. Heheheh.
İstifamı vermeye geldiğimde seni sopa yerken buldum. Genel müdür beni mesai saati içerisinde bu kıyafetlerle görünce şöyle bir duraksadı. Sanırım şaşkınlığı sinirinden daha baskın geldi ve seni dövmeyi bıraktı. Bende bu fırsattan istifade ederek istifamı bırakıp seni oradan çıkarttım. Seni binadan çıkartırken genel müdür arkamdan bağırıyordu. “Söyle o piçe sana dua etsin. Ama bu şehirde yaşatmayacağım onu. Aklı varsa ya bu şehri terk eder ya da evinden dışarıya çıkmaz.”
Genel müdürü iyi tanırım. Durduk yere tehdit savurmaz. Birisini tehdit ediyorsa eğer kesinlikle ciddidir. Sonra havaalanına geldik biletini aldım ve seni bıraktım.
Şaşırma sırası bana gelmişti. Anlattıklarını ağzım açık dinledim. Havaalanına gelince taksiden indim.
-Senin bu aralar paraya ihtiyacın olacak.
Dedi ve taksi ücretini ödedi. Normalde olsa haddini bildirirdim ama şaşkınlığımdan ve ağrılarımdan sersem gibiydim.
-Teşekkür ederim.
Dedim ve uçağımı beklemek için havaalanına girdim. Girerken sırtımda sırıtışını hissedebiliyordum.
-Asıl ben teşekkür ederim
Diye bağırdı ve ömrüm boyunca kulaklarımdan silinmeyecek bir kahkaha patlattı.


En son bu şekilde her yerimin ağrıdını hatırlıyorum da (*)..............


2 yorum:

ziya dedi ki...

olaylar güzel bağlandı birbirine , devamı gelir mi acaba ? Olmadı yenilerini bekliyorum iş yerinde okumakta ayrı bir olay empati kuruyosun ister istemez . Son zamanlarda okuduğum en iyi blog yazısıydı bu .

Unknown dedi ki...

sağol dostum valla ben de işyerinde yazdığım için böyle bi hikaye çıktı heralde. beğenmene çok sevindim. başka hikayeler gelir heralde.