25.5.11

Evolüsyon - Üçüncü bölüm


Şirket binasının tepelerinde bir yerde yeni bir ofis verdiler. Manzarası fena değil. Ne iş yapacağımı bilmiyorum açıkçası. O nedenle hiç birşey yapmıyorum. Sabah 11:00 de işe geliyor 15:00 da ayrılıyorum. Ortalıkta dolanıyor etrafımdakilere laf atıyorum.
-Evladım öyle olmaz o iş!!!
-Şefin nerde şefini çağır bana!!!
-Leyla hanım daha anlaşılır cümleler kuralım lütfen!!!
Bütün gün bu tarz cümleler kurup duruyorum. Açıkçası çok rahat, hiçbir şey yapmadan maaş alıyorum. İnsan daha ne ister ki?
Özel derslere yazıldım. Kendimi geliştirmeye başladım. Bir yabancı dil daha öğrendim. Bir enstrüman çalmaya başladım. Ayrıca fitness da yapıyorum. Tabi bu gösterişli yaşam tarzı beraberinde gösterişli bir kız arkadaş ta getirdi.  Her şey çok güzel, tam istediğim gibi.
Evet tam istediğim gibi……… Nah tam istediğim gibi. Genel müdür ortalarda fink atıyor. İşe 2 günde bir geliyor bazen yurtdışı gezisine gidiyorum diyor, bir hafta ortalarda görünmüyor. Hasedimden çatlamak üzereyim. Ona laf atıyor buna laf sokuyor. Bana bile milletin içerisinde takılıyor. Çok sinir oluyorum genel müdüre. Genel müdür yardımcısına yaptığım taktiği yapayım dedim. Ama adam bekâr. Hiç umurunda olmaz böyle şeyler. Zaten hovardalık yaptığını herkes biliyor. İşin içinden çıkamıyorum. Adamın açığını aramaktan başka bir şey yapmıyorum ama bulamıyorum. Çalışanları, hem onu çok seviyor hem de korkuyorlardı. Mükemmel bir genel müdür, ama ben bu duruma daha da uyuz oluyorum. 
Düşündüm, taşındım kendimi genel müdüre dövdürtmeye karar verdim. Odasına girip onu sinirlendirmek için elimden geleni yapıp kendimi dövdürteceğim.  Ha yok dövmemek için çok mu inatçı, kendi kendimi oraya buraya vurup dayak yemiş havası yaratacağım, aynen Fight Club’ta olduğu gibi.
Ne olur ne olmaz diye üzerime bir ses kayıt cihazı aldım ve odasına kapıyı vurmadan girdim. Arkası bana dönük camdan dışarı bakıyordu.
-Höst! ahıra mı giriyon ayı. Dedi
-Seninle bir şey konuşmam lazım dedim.
Kaşları havada şaşkın bir ifadeyle arkasına döndü. 
-Seninle?
Sinirlendiği her halinden belliydi. Yüzünün rengi kırmızıya dönmeye başlamıştı. Bir an hata yaptığımı düşündüm çünkü genel müdür 2 metre boyunda ızbandut gibi bir adam. Sağlam bir tokat atsa yerimden kalkamam. Ama korkmak için artık çok geçti. Bu yola girmiştim bir kere ve genel müdür de üzerime üzerime gelmeye başlamıştı bile.
-Ulan dünkü bok. Ne biçim konuşuyon lan sen. Ben senin üstün değil miyim. Artiz. Zaten sabahtan akşama dek yatıyon bi bok yaptığın yok. Siktir git şimdi gözüm görmesin. Dedi.
Evet doğru yolda ilerliyordum. Biraz daha sinirlendirirsem zafer benim olacaktı.
-Düzgün konuş lan it! Dedim………………………….


Evolüsyon, Dördüncü Bölüm

Hiç yorum yok: